Aile, hayırlı evlâtlar istenen bir yuvadır. İnsan soyunun geleceğe temiz ve pâk olarak taşınabilmesi için de aile zorunludur.
Yavrusu olunca kadın, “anne” olur. Onu bağrına bastığı an öylesine şefkat doludur ki Rabbin, kullarına karşı merhametini hatırlatır Peygamberimize. Taşıdığı, doğurduğu, doyurduğu bu küçük canı kendisine tercih eder ve ondan ayrılmaya dayanamaz.Öyle bir bağdır ki aralarındaki, bu bağı koparanları şiddetle uyarır Peygamberimiz: “Anne ile evlâdının arasını ayıranın, Allah da kıyamet günü sevdikleriyle arasını ayırır.Ve öyle bir an gelir ki anne, ağzına atmak üzere olduğu hurmayı kendisinden isteyen yavrularına kıyamayıp bölüştürür de, bu davranışı ile cenneti kazanır.
Anne fedakârdır; emeğinin hesabını tutmaz. Sevgi doludur; yüreğinin kapısını kapamaz. Affedicidir; kucağından geri çevirmez. Annenin adımları cennete öylesine yakındır ki Peygamber Efendimiz ona hizmeti cihad olarak adlandırmaktan çekinmez.Aynı dini paylaşmasalar bile inanan bir evlâttan, annesine sırtını dönmemesini, ona karşı izzet ve ikramda kusur etmemesini bekler. Çünkü anne, Peygamberimizin dilinde, “kendisi ile güzel bir ilişki kurulmasını en çok hak eden kimse” konumundadır. Sevgili Peygamberimiz Allah'ın, annelere isyanı haram kıldığını söylerken anlamsız tartışmalardan ve sonu gelmeyen husumetlerden anneyi korumak ister.
Ve yavrusu olunca, “baba” olur erkek. Artık kıyamete kadar onun adıyla anılacak, ona ait bir can vardır. “Ailenin senin üzerinde hakkı var diye uyaran Peygamberi'nin kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirebilmek için çırpınmaya başlar. Bir taraftan eline geçen nimeti, kendisi faydalandıktan sonra önce ailesi ile bölüşmeli ve evine iyilik taşımalıdır. Diğer taraftan, her türlü kötülüğü yuvasından uzak tutmak için çabalamalı, bu uğurda canını bile verse şehit olacağı müjdesini kulak ardı etmemelidir...
Ailesinin işlerini bizzat üstlenen Yüce Peygamber'i örnek edinen babanın çalışması karşılıksız kalmaz elbette. Resûl-i Ekrem.Allah rızasını umarak ailen için yaptığın her harcamadan muhakkak ecir alırsın, eşinin ağzına koyduğun bir lokmadan bile sözleriyle babanın bu çalışmasının mükâfatlandıracağını müjdeler. Ama mesuliyet sadece ev halkının karnını doyurup sırtını giydirmekle bitmez ki... Kendisinden sonra evlâtlarını başkalarına el açacak kadar perişan bir konumda bırakmaması istenen baba, aynı zamanda onları, huzuru besleyen hayırlı birer fert olarak yetiştirip topluma sunmalıdır. Efendimizin ifade buyurduğu üzere: “Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır. Aile için baba aynı zamanda saygıdır, güvendir, rahmettir. Peygamberimizin öğüdü ile eve girerken selâm verip bereketi davet eden bir babanın nezaketi, merhametin de ilk adımıdır. Aynı şekilde ev halkı arasında adaleti gözeten insaflı babayı, kıyamet günü Allah nurdan koltuklara oturtacaktır. Efendimiz babaların duasının mutlaka kabul olunacağını bildirmiştir.
Anne ve babanın elinde çocuk nadide bir emanettir. Bugüne aitmiş gibi görünse de aslında yarınlar için hazırlanması gereken bir emanet... Hassas, kırılgan, ilgiye ve sevgiye ihtiyacı hiç bitmeyen bir candır. Bir imtihandır yavru; sonuçta büyük mükâfatı kazanmak isteyenin hayli emek sarf etmesini gerektiren bir imtihan...
Anne babanın çocukları için göstermeleri gereken itina, daha yavrunun ilk hücreleri bile oluşmadan evvel, şeytanın ondan uzak olması için dua etmeleriyle başlaması dikkat çekicidir. Bu yüzden anne baba, bebek dünyaya geldiğinde kız erkek ayrımı yapmak gibi câhiliye âdetlerinden uzak durarak onu ilâhî bir lütuf olarak görmelidir. Kızı olunca öfkeden yüzü kapkara kesilen ama oğlu olunca bayram eden kara cahillerden olmamalıdır.Bu nimeti bahşeden Rablerine şükürlerinin nişanesi olarak anne babalar akika kurbanı kesebilir, ona güzel bir isim verir ve böylece onun hayatının ilk günlerine bereket dolu dualarla başlamasını sağlayabilirler.
Peygamber Efendimizin, “Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecûsî yapar.” ifadesi, ebeveynin çocuk üzerindeki kalıcı tesirini açık bir dille özetler. İşlenmeye hazır bir cevher olan insan yavrusu, iyiyi kabul etmeye ve güzeli benimsemeye daha doğuştan gönüllüdür. Onun, gözünü açtığı bu yeni âlem ile sağlıklı ilişkiler geliştirebilen erdemli bir kişilik edinmesi, anne babasının kucağında gerçekleşecektir. Aynı zamanda kendisini hidayete ve doğru yola ulaştıracak dinî tercihinin temeli de aile ocağında şekillenecektir.
Peygamberimiz, bebeklikte merhamet, çocuklukta sevgi ve delikanlılıkta anlayış ile büyütülen evlâdın saygı ve uzlaşı sonucu alınan bir kararla evlendirilmesini tavsiye etmiştir.
Boşanmak elbette arzu edilmeyen bir durumdur.Allah Resûlü, boşanarak açıkta kalan kız çocuğunu bağrına basan ve geçimini üstlenen aileyi müjdelemiş ve en hayırlı harcamanın onun geçimi için yapılan harcama olduğunu söylemiştir: “Size en değerli sadakadan bahsedeyim mi? (Kocasının evinden ayrılarak) senden başka kazancını sağlayacak kimse olmadığı için sana (baba evine) sığınmış kızın (için harcadığın nafaka en faziletli sadakadır).”
hangi rüyada evliliğe işarettir mum rüyada görmek güzel ve iyi bir eşle yuva kurmaya, çocuk sahibi olmaya işarettir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Düşüncelerini yazıyorsun